ne mal sahibi ne mülk sahibi hanii bunun ilk sahibi
Düşünen bir insan için anlamak pek zor değildir ki; madde bir gün mutlaka tok olacaktır. İnsan da bir gün ölümü tadacaktır. Durum bu olduğuna göre, nedendir acaba bu insanoğlu bütün hayatı boyunca, bu hırslı kazanç peşinde koşar, mânâyı değil de daima maddeyi ister ve onun uğrunda bir ömrü hebâ eder. Nedendir acaba kendisinde sadece mide değil, bir kalbin de olduğundan habersizdir.
İnsanoğlu bir gün bu dünyayı, dört ahbabının, kardeşinin omzunda, cepsiz dört metre bezle terk edecek. Madde konusunda ne kadar haris olursa olsun, ne kadar iddialı hareket ederse etsin, bu gerçeği aşamayacaktır. Ölümden kaçamayacaktır.
Koca Yunus da ne güzel söylemiş.
Mal Sahibi Mülk Sahibi- Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan –Var biraz da sen oyalan.
Tarihin ilk gününden bu güne kadar birçok insan toplulukları hep madde ile ilgilendiler, maddeci bir zihniyetle, çevrelerini görüp değerlendirdiler. En rahat maddî imkânlarla hayat sürdüler. Fakat bugün onlardan ne kalmıştır geriye?
O, özenerek, önem verdikleri, bir ömür uğruna sarf edip, esiri oldukları şeyler, onlara ne sağlamıştır. Nerede o meşhur hükümdarlar, krallar zenginler ve saraylılar, kaldı mı bir teki olsun geriye onlardan.
Fakat maddeye madde kadar kıymet veren, yeryüzünde Allah’ın gösterdiği yolda vakitlerini sarf edenler, hâlâ kalplerde, kafalarda ve etrafta sözleri ve izleri ile ne mesut bir şekilde yaşamaktadırlar.
Her an bir film, bir albüm seyreder gibiyiz. Ama seyrettiğimiz, bizim maceramız. Ömrümüz su gibi akıp geçerken, yıllar da göz göre göre tükeniyor ve Cahit Sıtkı Tarancı;
“Ne doğan güne hükmün geçer. Ne halden anlayan bulunur” diye ne güzel dert yanıyor.
Dünyada arzular ne kadar çoksa, insanı bekleyen tehlikelerde o kadar çok oluyor. İstekleri azaltma, en emin yol. Aksi halde yükselmek isteyen insan, bunların ağırlığıyla batmaya mahkûm oluyor.
“Gönlüm uçmak dilerken semâvi ülkelere.
Ayağım takılıyor yerdeki göklere” derken şair, belki de bunu dile getiriyordu. Evet, her an tam insan olmak, gerçekten güç. Hele hele her an aynı yükseklikte uçulmuyor.
Bir gün o cömert misafiri kendi kapımızda göreceğiz. Ancak bütün mesele onu iyi karşılayabilmek.Bu karşılayışta, ömrün uzunluğundan ve kısalığından çok hangi yolda tükendiğine bakılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder