insan iskeleti anatomisi
İSKELET, insan ve hayvan vücudunun kemikten çatışıdır. Bu sert ve sağlam çatı, üzerini örten et, yağ ve deri gibi yumuşak dokulara destek olur, vücuda belirli bir biçim verir ve iç organları korur.
Hayvanlar genel olarak omurgasızlar ve omurgalılar adıyla iki büyük gruba ayrılır. Böyle bir ayrımın, daha doğrusu omurgasızlar teriminin bilimsel sınıflandırmada yeri yoktur. Ama, sırtta boydan boya uzanan ve omurga denen kemik dizisinin yokluğunu belirttiği için anatomi açısından önem taşır. Omurgasız hayvanların bir bölümünde, örneğin denizanalarında vücuda destek olan ve biçim veren bir iskelet bulunmaz. Buna karşılık bazı omurgasızların iskeleti vardır, ama vücudun dışındadır. Midye, istiridye, salyangoz gibi yumuşakçaların, yengeç, karides gibi kabukluların ve böceklerin vücudunu dıştan sararak içerideki yumuşak bölümleri koruyan az ya da çok sert kabukları bu tür bir dış iskeleftir. Bu sert kabuklu hayvanlar büyürken birkaç kez kabuk değiştirmek zorunda kalırlar; büyümeyi engelleyen eski dış iskelet atılır ve yerini daha geniş, yeni bir kabuk alır.
Omurgalıların yeryüzünde beliren ilk örnekleri balıklardır. Bugün bile denizlerde, iskeleti kemikten değil kıkırdaktan oluşan bazı balıklar yaşar. Kemikli balıklar kadar evrimleşmemiş olan bu kıkırdaklı balıkların en tanınmışları köpekbalıkları, vatozlar ve folyalardır.
Milyonlarca yıllık evrim sürecinde bazı omurgalılar sudan ayrılarak karada yaşamaya başladılar. Bu yeni yaşam ortamına uyum sağlayabilmeleri, özellikle karada yer değiştirip yiyecek arayabilmeleri için yapılarının değişmesi gerekiyordu. Böylece, ayak ya da ayağa benzer hareket organları gelişecek biçimde iskeletleri yavaş yavaş değişikliğe uğradı.
Sonunda amfibyumlar, kuşlar, sürüngenler ve memeliler gibi değişik omurgalılar gelişirken, birbirinden çok farklı iskelet tipleri ortaya çıktı. Bacakları olmayan sürüngenlerin iskeletleri, hayvanın yerde sürünerek ilerlemesine uygun bir biçim aldı; kuşlarınki uçmaya elverişli bir yapıya dönüştü; memelilerden çoğununki de hayvanın dört ayak üzerinde yürümesini sağlayacak biçimde değişikliğe uğradı. Bu arada büyük insansımaymunlar (goril, şempanze, orangutan, gibon) ile insan gibi en gelişmiş memelilerin iskeleti, vücudu tam anlamıyla destekleyerek bu canlıların hemen hemen dik yürümelerine elverişli bir yapıya kavuştu.
Fosil İskeletler. Öldükten sonra gömülen bir insanın ya da üstü kendiliğinden toprakla örtülen bir hayvanın vücudu zamanla çürüyüp yok olur; ama iskeleti çok uzun yıllar hiç bozulmadan kalır. Eğer bu kemikler kayaçla-rın arasına gömülür ve biçimini koruyacak biçimde taşlaşırsa, fosil denen bu kalıntılardan canlının yapısı üstüne pek çok bilgi edinilebilir {bak. FOSİL). Bilim adamları, günümüzden 200 ile 65 milyon yıl önce yaşamış olan dinozorların (dev sürüngenlerin) fosilleşmiş iskeletlerini inceleyerek, bu sürüngenlerin canlıyken neye benzediklerini, nasıl yürüdüklerini, hatta kemiklerinin kimyasal bileşimine bakarak neler yediklerini öğrenebilmişlerdir.
İnsan İskeleti
İnsan iskeletinde 200'den fazla kemik vardır. Grimsi beyaz renkte sert bir maddeden yapılmış olan kemikler gençlerde çok dayanıklıdır ve kolay kolay kırılmaz. Oysa yaşlıların kemikleri daha güçsüzdür ve kolayca kırılabilir. Bazı kemiklerin ortası oyuktur ve içi kemik iliği ya da yalnızca ilik denen yağlı bir maddeyle doludur {bak. KEMİKLER, EKLEMLER VE BaGlar).
Kemiklerin sert ve bükülmez olmasına karşılık insanın inanılmaz bir hareket esnekliği vardır. Çünkü iskelet tek parça halinde değildir; genellikle eklemler ve bağlarla birbirine bağlanmış ayrı ayrı kemiklerden oluşur. Kafatasında olduğu gibi, birbirine komşu iki kemiği hiç hareket edemeyecek biçimde sıkı sıkıya birleştiren oynamaz eklemler dışında, iskeletteki kemiklerin çoğu büyük bir hareket serbestliği veren oynar eklemlerle birleşmiştir.
Eklemlerin ve eklem bağlarının yanı sıra kaslar da vücudun hareketine yardımcı olur. Beyaz bir lif demetinden oluşan kirişler bir kasın ucunu kemiğe bağlayarak bu iki yapının birlikte hareket edebilmesini sağlar. Bazen de kas doğrudan doğruya kemiğin üstünü sararak ekleme destek olur. Omuz eklemini bir başlık gibi saran ve kol yukarıya kaldırıldığında omuz başındaki kabarıklığı dıştan farkedi-len kasın durumu böyledir.
Kısacası iskeletteki bütün kemikler değişik yapıdaki dokularla birbirine bağlanarak uyumlu bir bütün oluşturur. Kemikler arasındaki bu bağlayıcı doku çoğu kez kıkırdaktandır; örneğin omurgadaki bütün omurların arasında disk denen birer kıkırdak parçası bulunur. Tıpkı bir tampon gibi iskeleti darbelere karşı koruyan da bu yapıdır.
İnsan iskeleti üç temel bölümde incelenebilir: Vücuda destek olan ve iç organları koruyan gövde bölümü; çok hafif, ama son derece sağlam bir kutu gibi beyni koruyan kafatası; bütün iskeletin en hareketli bölümleri olan kollar ve bacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder